9 Nisan 2013 Salı

"Kendi yaralarını kendin dikebilirsin" dedi Tanrı ve elime bir iğne verdi.


Hassta Etme Adamı



30.03.2013 tarihinde Atacan Eğitim Kurumlarında oynanan Süheyl&Behzat Uygur'un oynadığı " Hassta Etme Adamı " tiyatrosuna gittim.

Toplam 6 skeçten oluşuyor ve Doktorlarımızın hastalarla yaşadığı diyalogları abartı bir şekilde anlatıyor.

Doktor olmak gerçekten çok zor bir meslek,biz hep kendi açımızdan " hasta " rolünü oynarız ama karşı tarafı hiç düşünmeyiz ve şunu belirteyim ki gerçekten çok iyi anlatmışlar.

Tiyatrodan çıktığım zaman artık ağzımı hissetmiyordum o derece diyebilirim (=

Hele bir skeç vardı " Aile Hekimi " olayı gerçekten çok fazla güldüm diyebilirim.

Sizlere önemle ve şiddetle önerebileceğim bir tiyatrodur.

Muhakkak gitmenizi tavsiye ederim.


Rezervasyon için : 0530 414 16 16


Tiyatro Zamanı :

05.04.2013

06.04.2013


Tam : 35tl

Öğrenci : 25tl


İletişim : Bayar Cad. Cemil Akdoğan Sok. No: 3/5 Kvk Bayi Hizası Kozyatağı Mh. Kadıköy


Mutlu bir beraberlik için..!

Bu akşam eve geldiğimde eşim Akşam yemeğini servis ediyordu. Elini tuttum ve ona söyliyeceğim şeyler olduğunu söyledim. Masaya oturdu ve sessizce yemeği yemeye başladı. Ve yine gözlerinde o korkuyu gördüm.

Bir an da kasıldım ağzımı acamıyordum ama düşüncelerimi söylemem lazımdı. Ben boşanmak istiyorum. Sinirlenmedi Sözlerime karşılık vermedi, sadece sebebini sordu.

Bir cevap veremedim ve buna çok sinirlendi elinde ki Çatal Bıcakları fırlattı. Bana bağırdı ve Adam olmadığımı söyledi. Bu akşam tek kelime konuşmadık. Eşim bütün Gece ağladı. Farkındaydım Evliliğimiz ne olacağını merak ediyordu, ama onu tatmin edecek birşey söyliyemiyecektim. Ben jane'e aşık oldum, eşimi sevmiyorum artık.

Bu vicdan azabıyla bir Evlilik sözleşmesi hazırladım, Evi, Arabayı ve Şirkettin 30% ona vercektim. Sözleşmeye kısa bir süre baktı ve yırttı. 10 yıl hayatımı paylaştığım bu Kadın bana yabancı olmuştu. Onun harcadığı zamana ve enerjiye üzülüyordum, ama geri dönemezdim, Jane'e çok aşık olmuştum. Sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, bu benim beklediğim bir tepkiydi. onun ağlaması benim hafiflememe sebep olmuştu. Bir süredir aklımdan geçiriyordum boşanmayı, bu fikir bende saplantı haline gelmişti ve şimdi bu duyguyu daha da güclü hissediyordum ve doğru karardı.

Bir sonra ki akşam eve geç gelmiştim ve Eşimi Masada yazı yazarken gördüm. Çok uykum vardı ve Akşam yemeğini yemeden uyumaya gittim. Jane ile geçirdiğim o kadar saat beni yormuştu. Bir ara uyandım ve onu hala yazı yazarken gördüm Masa da. Ama bu benim Umrumda değildi ve başımı cevirip uyumaya devam ettim. .

Ertesi sabah bana Şartlarını yazı halinde sundu. Benden hiç birşey istemiyordu, sadece boşanmamızı ilan etmek için 1 ay müsade istedi ve bu zamanda normal bir Aile gibi davranmamızı istedi. Bunun sebebi Oğlumuzun 1 ay sonra Sınavların olması ve bu dönemde ona bu yükü bindirmemekti. Bu kabul edilebilinir. Birşey daha vardı, benden onu Evlilik Gecesinde onu kapıdan içeriye nasıl taşıdığımı hatırlamaktı, ve 1 ay boyunca her sabah onu Yatak odasında Kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı yediğini düşündüm, ama son günlerimizin iyi gecmesi acısından, kabul ettim.

Sonra bu şartlardan Jane bahsettim, yüksek ses ile gülüp bunun çok sacma olduğunu ve eninde sonunda Boşanmayı kabul etmek zorunda kalacağını söyledi.

Eşimle boşanma konusunu açtığımdan beri Fiziksel temasda bulunmadık. Bu sebepten ilk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz arkamızda duruyordu ve alkış yapmaya başladı 'Babam Annemi kucağında taşıyor' bu onu çok sevindirmişti, Sözleri canımı acıtmıştı... Yatak odasından Evin Kapısına kadar 10 metre taşıdım. Eşim gözlerini kapatı ve kulağıma'Oğlumuza boşanmamızdan bahsettme' diye fisildadı. Bende başımı öne eğerek tamam dedim, ve içime bir üzüntü çöktü. kapı önünde onu bıraktım Eşim Otobüs durağına gitti ve onu İşe götürecek olan Otobüsü bekledi. Bende tek başıma Ofise gittim.

2. gün bu oyunu oynamak bize daha kolay gelmişti. eşim başını Göğüsüme yasladı, ve onun kokusunu duydum. Birden Eşime uzun süredir bakmadığımı anladım. Ve onun Evlendiğim zama ki kadar Genc olmadığını farkettim. Yüzünde hafif cizgiler oluşmuş saclarına ak düşmüştü. Gecen yıllar öylesine yanından geçmemişt, O an kendime ona bununla neler yaptığımı sordum.

4. Gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. Bu bana Hayatının 10 yılını Hediye eden Kadın.

5. gün bu güven duygusu daha da büyümüştü. bundan Jane bahsettmedim. Günler geçtikce onu taşımak daha da kolaylaşmıştı, belki de bu sayede yaptığım antreman dan dolayı dı bu.

Bir Sabah onu ne giyeceğini düşünürken izledim. İsyan ederk her gün kıyafetlerin biraz daha bol geliğini söyledi. Birden onun ne kadar süzüldüğünü ve kilo verdiğini farkettim. Demek ki onu her sabah daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Birden yüzüme yumruk gibi vurdu. Bu kadar Acıyı ve Üzüntüyü Kalbinde taşıyordu. farkında olmadan başını okşadım. O an Oğlumuz da geldi ve ' Baba Annemi taşıman lazım ' dedi. Bu hayatımzın bir parcası olmuştu, Babasının Annesini odadan Kapıya taşıması. Eşim Oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Ben başımı cevirdim, son anda kararımdan vazgecmek istemiyordum. Onu kucağıma aldım ve Yatak odasından Kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı Evlendiğimiz gün gibi.

Artık Huzursuzlanmıştım bu kadar kilo vermesinden. Son Gün onu kuçağım da taşıdığımda hareket etmedim. Oğlumuz okuldaydı ve Eşime Hayatımızda ki yakınlığın ne kadar eksildiğini söyledim. Ofise gittim arabadan fırladım kapıyı kilitlemeden bunun için zaman yoktu. Her anın kararımı değiştirmesinden korkuyordum ve Merdiven den yukarı koştum, yukarı varınca Jane kapıyı actı. Ona Karımdan boşanmayacağimi söyledim.

Şaşkın bir ifadeyle elini anlıma koydu ve ' Senin ateşin mi var' diye sordu. Üzgünüm Jane ama ben artık boşanmak istemiyorum dedim. Evliliğimizin renksiz kalması sevgi eksikliğinden değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdan dı. Şimdi aklıma geldi ki, ona Evlendiğimiz Gün kapıdan içeri taşıyınca ömrümün sonuna kadar Sadakat yemini verdiğimi........ Jane olayı anlayınca yüzüme bir tokat attı ve kapıyı kapatarak ağlamaya başladı. Hemen aşağa koşup ilk Çicekciye gidip Eşime bir Buket çicek aldım, üzerinde ki karta da'''Seni her sabah hayatımın sonuna kadar taşıyacağim'''' .

Eve vardığımda yüzümü bir gülümseme kapladı, elimde Çiceklerle yatak odasına gittim ve Eşimi yatağın üstünde Ölü buldum. Eşim aylardır Kanser ile savaşıyordu ve ben Jane ile ilgilenmekten bunu farketmemiştim. Fazla yaşamayacağını bildiği için, beni Oğlumun bana negativ tutumundan korumaya çalışmıştı . En azından Oğlumun gözünde iyi bir Eş olarak kalmamı istemişti.

İlişkide ki küçük şeylerdir önemli olan. 
Villalar, arabalar çok paralar değil . bunlar hayatı kolaylaştırır ama asla Mutluluğun temeli olamazlar.

İlişkine zaman ayır ve ilişkinin güven ve huzur anlamına gelecek şeylere meşgul ol.

Mutlu bir beraberlik yaşa.





Romantik Sevgili :)

Evet Sevgilim , insan isteyince nasıl da romantik olabiliyor bak aşağıdaki resme..

Bunu daha ilk başladığımız zamanlarda masama koymuştun..
Yazı zaten müthiş..!




Bak Bak aşağıda ki resme ((=
Bu resmi de kendin çizmiştin ve masama koymuştun nasıl da mutlu olmuştum ((=





... Ve daha bir sürü şey..
Evet erkek biraz romantik olacak sevgilisine arada küçük sürprizler yapacak.. Maddi boyutu değil manevi boyutu önemli olacak..

 Sen iyi ki varsın sevgilim.. Romantik olsan da olmasan da ben seni çok seviyorum .
 Umarım dünyanın döndüğü gibi sende bana geri dönersin , yani bloguma ((=
 Anladın sen onu.


.


Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Seni hep hep yeniden başlamak isterim..!

Yağmur ***

Erkekler Ayıdır! Elbet Bir Gün Evleneceğiz! Neyin kafası bu...

Evet kabul ... Kızarız, söveriz, ağlatırız, sızlatırız... Evet kabul... Biz çok ayıyız, romantizm nedir bilmeyiz, önem verdiğiniz şeylere anlam veremeyiz, bazı şeyleri anlamanızı beklemeyiz... Evet kabul... Biz erkekler biraz ayıyız... Unutmadan, ayılar da kendi aralarında ayrılır haberin olsun bitter çikolatam...

Ama elbet bir gün önünde eğileceğim bakalım o zaman da aynı cümleleri kurabilecek misin ?


Ve unutma ki; "Ayrılıkların da sonu var! Bir gün çıkıp geleceksin..." derdim eskiden, artık gitmemen için dua etmenden başka bir seçeneğim yok...


Erkeklere küçük bir not: Sevgili biraderlerim siz siz olun kadınlara bir şey kabullendirme kalkmayın... Ben başaramadım! Taktik şu; kadınlar ne derse desin he diyip kendi bildiğinizi okuyun arkadaşlar :))

Serhat...

2 Nisan 2013 Salı

Sanat Küçük Kalplere Dokunuyor


Sanat, tıp ve iş dünyası, kalp hastası çocuklar için el ele veriyor. Ünlü ressam Renée Niklan’ın 17 eseri, 10-14 Nisan tarihlerinde Ekavart Gallery’de sergileniyor. Ekavart Gallery nerede diyenlere, işte adres:  The Ritz-Carlton Hotel, Süzer Plaza, No: 15, Gümüşsuyu-İstanbul. Sergi, çarşamba-cuma günleri 11.00-18.30, cumartesi günü ise 12.00-18.30 saatleri arasında gezilebilir.

Bu serginin diğerlerinden farkı ne derseniz, salt bir resim sergisi olmanın ötesinde bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi niteliği taşıdığını söyleyebiliriz. Sergideki eserlerin satışından elde edilecek gelirin tamamı, gelişmekte olan ülkelerde doğuştan ya da sonradan kalp hastası olan çocukların tedavi edilmesi için kullanılacak. Tedavileri, bu işe gönül vermiş bir avuç tıp insanının kurduğu Herkes İçin Kalp Derneği (www.cptg.ch) gerçekleştirecek. Dernek, modern tıbbın sunduğu olanaklardan yararlanamayan bu çocukların İsviçre’de ya da kendi ülkelerinde ücretsiz tedavi olmalarını sağlıyor.


Ne yazık ki, gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık 2 milyon çocuk kalp bozukluklarıyla doğuyor ve bu çocukların yarısı maddi kaynak veya sağlık sektöründeki insan kaynağı yetersizliği nedeniyle ilk iki yıl içinde yaşamını yitiriyor. Bu ülkelerde açık kalp ameliyatı olmayı bekleyen çocukların sayısı ise 8 milyonu buluyor.

Herkes İçin Kalp Derneği’nin kurucusu Ord. Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos. Kalangos, iki kez Nobel Tıp Ödülü’ne aday gösterilmiş bir kalp cerrahı. Bu alanda 14 ayrı teknik geliştirmiş. Son 100 yılın en iyi cerrahlarından biri olarak tanınıyor. Ayrıca, dünyanın en prestijli tıp ödüllerinden Fransız Tıp Akademisi Ödülü’ne sahip.


Sergi, Alvimedica’nın sponsorluğunda gerçekleştirilecek. Alvimedica Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, hayır amaçlı bu tür etkinliklere özel önem veriyor ve Herkes İçin Kalp Derneği’ni yürekten destekliyor.

Niklan’ın mutluluk, umut ve sevgi mesajları içeren eserlerinden oluşan  “Sanat Küçük Kalplere Dokunuyor” temalı sergisini mutlaka görün. Gidemem diyorsanız, sergiyi Türkiye’nin ilk online sanat televizyonu www.ekavart.tv’de de izleyebilirsiniz. Resimler, yüreğinizi ısıtacak…

Hem dernek hem de sergi hakkında şuradan bilgi alabilirsiniz: http://alvimedica.com/hearts-for-all/tr/

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Yedek Sevgili

Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği vardı, unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi.. Kimi derinden sevsem, o bir başkasını derinden hatırlardı. Öylesine çok sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgileri anlatmalarını sessizce, içim acıyla kanayarak dinledim. Beni yitirmekten hiç korkmadılar; çünkü onlara göre fazla iyiydim; bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi benden. Beni terk edenlerden tek bir dileğim olurdu. "Ne olur, bir daha beni aramayın! Çünkü ben kolay unutamıyorum. Çünkü ben size duyduğum o akıl dışı aşk yüzünden keder bahçemi dağıtıyorum. Çocukluğumun o güzel bahçesini" böyle derdim onlara ama yine de ararlardı beni.. Soluksuz ve umutsuz kaldığı bir gecede mutlaka akıllarına ben gelirdim..

   
O,yedek sevgili..!

29 Mart 2013 Cuma

Kendine iyi bak..!

Kendine iyi bak..!
Bir veda değil elveda cümlesidir çoğu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde.
Kendine iyi bak..! 
Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım,olamayacağım istesemde istemesemde
Sevdim bir zamanlar seni , hâlâ seviyorum ve benden sonrada mutlu olmanı istiyorum.
Olurda birgün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.
Kendine iyi bak..!
Çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak,
Ben olmayacağım..
Kendine iyi bak ve beni düşünme ,
Çünkü bende seni düşünmeyeceğim artık..
Arama sakın beni ,
Yazma..Çünkü ben yazmayacağım..
Sil beni yüreğinden , çünkü ben sileceğim..
Fakat yaşanılan paylaşılan güzel şeyler hatırına, Sana yürekten mutluluklar diliyorum,
Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum..
Kendine iyi bak..!
Aramızda geçen herşeye rağmen, benden sonra iyi olduğunu bilmeyi tercih ederim,
Aslında bilmem çok önemli değil , iyi olduğunu varsayacağım.
Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum.
Seni kendinle baş başa , yapayalnız bırakıyorum..
Biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra ,
O yüzden iyi bak diyorum , aslına bakarsan çok da fazla umursamıyorum..
Kendine iyi bak ve giderler..!
Tutkuyla sevenler bazen birden fazla söylerler bunu,
Çünkü onları ayırmak eti tırnaktan ayırmak gibidir kolay kolay kopamaz onlar,
Süreç çok acı vericidir yürek parçalayıcıdır..
Her seferinde azalan umutlarla geri döner,
Ve yine kendine iyi bak gözleriyle ayrılırlar..
Ta ki umutta sevgide tükeninceye kadar ,
Ta ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar..
Tutkunun ötesinde sevenler bir kez kendine iyi bak derler ve giderler.
Onlar bu acıyı bir kez daha kaldıramayacaklarını bilirler.
Kendine iyi bak derler ve giderler..!
Bu sözlerin içinde ihanet yok,hiç bir zaman olamaz derler ve giderler.
En büyük ihanet değilmidir zaten seni seveni ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek..?
Kendine iyi bak derler ve giderler..!
Senin suskunluğa mahkum edip giderler,
Seni parçalara ayırıp en büyük parçayı yanlarına alıp giderler,
Seni senden alıp giderler..
Daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için.
Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardır elbet,suçlatmaz kendini..
Savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın.
Savaşmışlarsa yenildikleri için kızarsın yine suçlayamazsın. 
Yenildiğin için kızarsın yine suçlayamazsın.
Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni..
Kendine iyi bak derler ve giderler..!
Elinden umutlarını,düşlerini,sevgilerini alıp giderler,
Bir tek anıları bırakırlar geride,
Bir de hatırladıkça göz yaşlarını boğulasın diye unutulmayan nağmeler..
Arkalarına bile bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan,
Çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler,
Herşey o saniye orada bitsin kapansın bu sayfa isterler.
Bitti diyemedikleri için kendine iyi bak derler..!
Kırıldım ve affedemiyorum diyemedikleri için kendine iyi bak derler..!
Seni istemiyorum artık hayatımdan çıkaracağım ama bilki hiç unutmayacağım diyemedikleri için kendine iyi bak derler..!
Biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum diyemedikleri için kendine iyi bak derler..! Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler..!
Çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, Bilirler..
Kendine iyi bak bir noktadır çoğu zaman,
Kendine iyi bak deme bana,
Sadece kötülükler noktalansın isterim ben.
Oysa sen iyisin,
Sen gözümdeki ışık,dudağımdaki tebessüm,sen içimdeki sevinçsin,
Sen hayatıma renk katan,sen yüreğimdeki çarpıntı,sen hayatımdaki neşesin,
Sen yolumu aydınlatan,sen dert ortağım,sen gönül yoldaşım,sen bitanesin..!
Kendine iyi bak deme bana,
Nokta koyma.
Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler,
Keşke affedebilsen beni, keşke bende affedebilsem,
Keşke döndürebilsek zamanı geriye.
Nafile..!
Ama yinede gitmesen olmazmı,
Bitmesek olmaz mı?
Sen eksikken ben nasıl tam olurum?
Senden kalan boşluğu kimlerle doldururum?
Savaşsak aramıza giren şeytanla olmaz mı?
Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı,
Hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi,
Hani sevgi eninde sonunda kazanırdı ,
Hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı?
Hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı?
Bunların hepsi yalan mı?
Sahiden gitmesen olmaz mı?
Bitmesek olmaz mı?
Peki o zaman senin istediğin gibi olsun,
Öyleyse,
Sende KENDİNE İYİ BAK..!



Bir Erkek, Bir Kadın...

Ben bir erkeğim;
Önce sana melek gibi davranırım.Kızları önemsediğimi vurgularım.Sonra yakın arkadaş oluruz, çıkarız..
Sen bana aşık olursun , bensiz yaşayamazsın , ben seni sen farklısın diye kandırırım.
Sen herkese beni anlatırsın aşık oldum diye. Bende herkese seni anlatırım kullanıyorum diye..
Artık bana aşık olursun.
Bana kırılınca iki güzel söz söylerim affedersin.Ben sıkılınca sana trip atarım ağlasanda umrumda olmaz.
Sonra ilişki sıkınca ayrılırım.
Sabah akşam ağlarsın, pişman olursun ve bana yalvarırsın.
Ben gülerim , hiç olmamışsın gibi hayatıma devam ederim.
Kızlarla konuşurum, eğlenirim ne biliyim seni takmam bile..!

Ben bir kızım;
Sen , senin için ağladığımı sandığın zamanlarda aslında bizzat kendime ağlarım.
Sen bana geldiğinde sende kimsenin göremediğini gördüğüm için sana kucak açarım.
Sen beni kendine aşık etmek için klişe lafları birbiri ardına sıralarken,peşimden koşarken seni mutlulukla izlerim.Çünkü bilirim, neticede sonu sadece bir hoşçakal’dır.
Sen beni üzersin ve ben ağlarım.Belki de yalvarırım.Ama bu sana değil,kendime yeniden gelebilme çabamdır.
Ben ağlarım,çok ağlarım, hatta hep ağlarım.Ama aşkı senden çok daha iyi bilirim ve bu yüzden en çok ben ağlarım.
Sen gülersin dışından,ben senin taa içini görürüm.Bu yüzden arkadaşlarıma seni anlatırım,konuştukça büyürsün içimde.Aynı zamanda da yok olursun.
Ve sen günün birinde bana haksızlık ettiğini düşünüp geri geldiğinde, ben gerçekten gülümsüyor olurum..!



28 Mart 2013 Perşembe

Boşver Biz Aşık Olmayalım...

Boşversene biz aşık olmayalım birbirimize.
Konsere gidelim biz,
Maça gidip küfür edelim..
Uçurtma uçuralım ya da, kumsalda uzanıp deli gibi içelim.
Gecede yıldızlara bakalım mesela..
Bisikletle gezerken yağmur yağsın, sırılsıklam olalım..
Benimle kek yap, balık tutalım sonra tekrar denize atalım.
Boşver aşık olmayalım biz..
Aşk korkutucu !
Beraber eğlenelim en iyisi,
Ama hep benimle uyu ...!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Düğün DJ - Düğün'ünüz için bir müzisyen mi arıyorsunuz?

Düğün Dj Düğün Orkestrası Düğün Müzik Organizasyon ve Ses Işık Sistemleri Hizmetleri 2016-2017 Kampanyaları için hemen arayın Booking & Management: (+90) 531 221 8931 - (+90) 539 366 13 37 veya serdarogluserhat@gmail.com adresine mail atınız.

Tek kişilik orkestra Düğün DJ hemen http://dugundjhizmetiorganizasyon.blogspot.com/ adresine tıklayın!

Hadi durma yaz...